... kuzuyuz biz bi kere, bizim ailede halam gibi sabahları penceresinin önünde adaların
önünden kırmızı keloğlan teknesinin geçmesini bekleyen bir halamız var,
nasıl olur da küçücük bir teneke kutu içinde çalışmak bizi mutlu
edebilir ki. belkilere kalmasa keşke işimiz ama belki de istediğin bir
fırsat çıkacak karşına. babam hep bazı şeyler istediğimiz gibi olmuyor
hayatta napalım der ama sen hep düzeltmeye, elinden geleni yapmaya
çalışırsın, evini değiştirirsin, araban olur, olur bunlar ablişim. sen
öyle bir yerde asla çalışmazsın biliyorum eminim, öyle yerlere de layık
değilsin zaten, gerçekten. keşke şu okuldaki tiplerin hepsini alıp oraya kapatabilsek, biz de ofislerimizde çiçeklerimizi sulasak. sen
ümidini kaybetme, bugün senin sorduğun soruyu babama da sordum, hani
bizim gibi insanlar kalmadı mı diye, var var çok var merak etme dedi. (ona da bizim
yazlık en güzel yazlık gibi geliyormuş orcan filan herkese en güzel
gelirken) sen kendi doğrularında kendi istediklerinle yaşa dedi bana.
böyle sözler bi kitapta okuyunca çok klişe gelir ama babanın ağzından
duyunca insan bi silkeleniyor. belki de gerçekten var az da olsa güzel
insanlar dışarda, kıymetli insanlar. biz de kıymetliyiz, annemiz babamız
halamız bizi ağaç kovuğunda bulmadı ya :)
**
benim bi canım var, o da benim kardeşim. bizim gizli bi sayfamız var, sadece birbirmize mektuplar yazdığımız. işte bu da, benim canımın çok sıkkın oldugu bi gün bana yazdığı yazı.
*
başka insanları, başkalarının avamlıklarını, görgüsüzlüklerini, hırslı dünyalarını, küçük hayatlarını, hayalsiz yaşamlarını, başarı öykülerini, gurulanma, böbürlenmelerini, sığlıklarını, hikayelerini dinledikçe hep şu soruyu soruyorum kendime: "bizim gibi insanlar hiç mi kalmadı?"
No comments:
Post a Comment